23 Ağustos 2011 Salı

Kaddafi oyunu bitti mi?

İşin kolay tarafı tamam sayılır. Esas bundan sonra yapılacak olanlar zor ve tehlikeli. Mısırlı muhalifler kadar Libyalı muhalifler de çok dikkatli olmalılar. Tıpkı Tunus rejimini deviren muhalifler gibi. Bundan sonra bu ülkelerde oynanacak oyuna dikkat etmek gerekiyor. Muhalif güçler zafer sarhoşluğunu yaşarken acaba ülke kaynaklarını hangi çok uluslu şirketler paylaşacak. Bu ülkelerin ekonomilerini hangi Avrupa ülkesinin hangi demokratik! Üniversitesinin hangi demokratik! Uzmanına emanet edecekler. Ya da dünyaya demokrasi dersi veren Amerikan üniversitelerinin çok sayın iktisatçı profesörlerimi? Yoksa IMF ye mi? emanet edilmeli! bu ülkelerin ekonomileri. Ne de olsa yeni savaştan çıktılar. Şimdi bu ülkelerin madenlerini ve yer altı zenginliklerini işletecek yeteri kadar teknik donanım ve kalifiye elemanı yoktur. Bu ülkelerde kendilerine yetecek hiçbir uzman yoktur. Tıpkı Somali’ de, Irak’ ta ve Afganistan’ da olduğu gibi. Afganistan’ da Taliban var Somali’ Şebab. Tüm bu ülkelerde güvenlik zafiyetleri de var. En iyisi buralarda güvenliği sağlamak için Somali sahillerinde balıkçı köylülere göz açtırmayan güvenlik şirketine; petrol kaynaklarını da tıpkı Irak’ ta olduğu gibi kendi petrollerini çıkaramayan zavallı halkın yerine bu işi üstlenen BP, Mobil, Shell, Opet gibi şirketlere; Altın Kaynaklarını Alman, Elmas madenlerini İtalyan şirketlerini ihale etmeli.
TV vericilerinin neredeyse olmadığı, Baz istasyonlarınınsa hiç bulunmadığı, neredeyse radyo aktivite olmayan, su kaynaklarının yerin hemen 30 metre altında bulunan, tam bir “organik tarım” kıt’ a sı olan Afrika’nın bundan sonraki çiftçileri de Hollandalı inek besicileri olur herhalde. Tabi bütün bunların yapılabilmesi ve Afrika’daki pürüzlerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Tam olarak yapılan bu! Avrupalı yatırım şirketlerinin hiç sorunsuz bir şekilde Afrika’nın derinliklerine ilerleyebilmesi için iç deniz sahillerinde yeni kuklalar, yeni aksiyonlara ihtiyaç var. Tabi birde yeni oyunlara! Peki buralara yeni kuklalar getirilecekse eskilerini neden görevden aldılar? Eskilerinin neyi vardı? Eski olanlarla ne sorunları vardı bilmem aslında pekte önemli değil çünkü burada oynanan oyun bize. Bu oyun bizim için sergileniyor. Oyuncular aynı sahne aynı. Değişen sadece oyun. Birinci perde kapandı, bu ikinci perde. Birinci perde de “Zalim Diktatörler” sergilendi, ikinci sahnede “Efemine Demokrasi” var. Bu işin faillerini saymazsak 7 milyar insanın gözü önünde yapılan yada yapılmak istenen tamda bu!

Başlarındaki kötü yönetimi değiştirdiğini sanan bu arkadaşlar kendilerini sanal aleme hapseden monitörlerden biraz uzaklaşıp gerçek aleme dönseler iyi olur. Bu saatten sonra çok dikkatli olmaları gerekiyor. Yoksa “Ülkemizi kimler için kurtarmışız” sorusunu kendilerine çok soracaklardır.

7 Mayıs 2011 Cumartesi

kendine-gelmek

Kendine Gelmek

 
1 Votes

“Başımıza gelmeden kendinize gelin.” (Atasoy Müftüoğlu)
Lütfen şunlar üstüne biraz zihin yorun!
1. İklim değişiklikleri hakkında çevrenizde kafa yoran insanlar var mı?
2. Bir ülkenin bir başka ülkeye gidip hem de o ülkeye haber vermeden bir eve operasyon düzenleyebiliyor olması etrafınızda tepkiye yol açtı mı?
3. 2100 senesinde Dünya’nın 10 milyar insan sayısına ulaşması bekleniyor. Etrafınızda bunun için ufacık bir muhabbet döndü mü?
4. Dünya bunca insanı besleyebilir mi diye etrafınızda kafa yoranınız var mı?
5.Atom enerjisi hakkında ufak da olsa bağımsız bir kaynaktan pasaj okudunuz mu?
6. Müslümansanız Kur’an’ı kendi dilinize çevrilmiş şekliyle okudunuz mu? Okumadıysanız kendizi hiç Kur’an konusunda ahkam keserken buluyor musunuz?
Bugüne kadar yormamış olabilirsiniz o naif zihninizi bunlarla! Bunların olumsuz yanları gümbür gümbür geliyor ve kimse bunlar hakkında yorum yapmıyor. Nasıl olsa ABD, AB, Almanya vs. ülkeler uğraşıyor bunlarla… Yani biz nesne durumundayız O’nlar özne.
Saydığımız maddeler sadece birkaçı… bunların olumsuz yanları bize gelmeden kendimize gelmemiz gerekiyor.
a.k.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Başlarken

Pek çok şeyde olduğu gibi teknoloji konusunda da özürlü oluşumuz bizi hep sahnenin dışına itiyor. Hep dar bir pencereden bakıyor gibiyiz. Hep bir şeylerin sıkıntısını çekiyoruz. Bütün dünyayı yangına verenler bizden çaldıkları şeyler yanında; şimdide insanlığımızı unutturma derdindeler. Bunu yaparken de hiç bir ahlaki değeri tanımıyorlar. Zihinlerin durdurulduğu, bilinçlerin bulandırıldığı, aklın dondurulduğu ve zannın ön plana çıkarıldığı bir çağda. Sürüklenen kimliklerimiz ve insanlığımızın peşinde koşan bîçareler gibiyiz. Gündemin ışık hızıyla değiştiği ve insanlığa bir türlü uğramadığı bir çağda; insan olduğumuzu hatırlamak ve bunu gündemde tutmak adına...